Kürek ve Yelken Dönemi

Türk Kıyı Tekneleri

1880 İZMİR KAYIĞI

İZMİR KAYIĞI

Dönem : 1880

Tür : Ticari, Yük ve Yolcu Taşıma

Boy : 14-16 m

Ağırlık :

Denizler : Akdeniz


Model

Boy : 82 cm

Ölçek : 1/15


Antik dönemlerden beri bir liman kenti olan İzmir’in Akdeniz’in sayılı limanları arasına girmesi, 16. yy. sonları ile başlar. 16. yy. da Asya, Avrupa ve Doğu Akdeniz limanları arasında gelişen yoğun ticaret, İzmir limanını yüksek tonajlı yelkenli gemilerin uğrak yeri haline getirmiştir. Kayıklar ve mavnalar açıkta bekleyen büyük gemilerden insanları ve yükleri iç limana taşıdılar. İzmir Limanı’nın Akdeniz içindeki gelişen ticaret hacmi ve yoğunluğu üzerine ,kayıkçı loncaları, açıkta bekleyen gemilere yada gemilerden malları ve yolcuları limana taşıyorlardı. İzmir kayığı ya da kayıkları, 1800’lü yıllarda İzmir körfezinde, açıkta demirleyen gemiler ile iskeleler arasında yük ve yolcu taşıyan teknelerdir.Bu kayıklar aynı zamanda denize kıyısı bulunan Karaburun, Çeşme, Foça gibi çevre köy ve kasabalar ile yakın mesafe Ege adalarını deniz yolu ile İzmir’e de bağlamışlardır.Yani günümüzdeki kamyonetlerin,otobüslerin işlerini bu kayıklar görürdü.


İzmir kayıklarında bir dümenci ile, bir ya da iki kürekçi bulunurdu.Bazı durumlarda üç kürekçi de olabilirdi.yelkenin ince uzun yapısı sayesinde en uzak mesafelere bile kısa sürede giderlerdi. Bu kayıklar uzun, dar teknelerdir.Hafif meşeden yapılmış omurgası vardır. Dış kaplamalarda akgürgen kullanılmıştır. Teknenin iç kısımları genelde verniklidir.Baş ve kıç altları kapalı olup aynı zamanda dolap vazifesi de görürdü.Bu kayıkların yeşil, beyaz renklerinin üzerine rengarenk çiçek motifleri işlenirdi. Belki de bu çiçek desenleri ile kayıkçılar, karaya olan özlemlerini belirtiyorlardı. Yelkenler sadece iyi havalarda veya rüzgar çok şiddetli olmadığı zaman açılırdı.Bu teknelerin safrası yoktur.Dolayısıyla özellikle yelken ile giderken dümen tutmak belli bir beceri gerektirirdi.


İzmir kayıklarına, sepet, küfe, hurç, sandık gibi eşyalar yüklenirdi.Yolcular kıç tarafa doğru her iki yanda bulunan oturaklara otururlardı.Bazen yüklerin üzerlerine bile oturan olurdu.Uzak mesafelere giden kayıklarda birer su testisi ya da küpü ile, maşrapa bulundurmak adettendi. Yaz aylarında akşamları sıcaktan bunalan İzmirliler bu kayıklar ile körfezin yakamozları arasında serinlemeye çıkarlardı.


İzmir kayıkçılarının, İstanbul’daki meslektaşları gibi bir Lonca düzeni ile çalıştığını zannedilmektedir.. Aksi taktirde kayıkçılar arasındaki düzen ve anlaşma sağlanamazdı. İzmir’in Birinci Dünya Savaşı sonunda savaş yıllarının da etkisi eklenince, İzmir Kayıkları’nın kaybolma süreci başlamış oldu. 1940'lara gelindiğinde ekonomik sıkıntılar ve yeni liman yapımı, kayıkların yok olma süreci tamamlandı. Günümüzde sivil toplum örgütleri ve İzmirli deniz severler,izmir’deki bir kaç kuruluşun da katkılarıyla yeniden üretip kullanıma sunmuşlardır.